Aşı
Bir balıkçının yüzü vapurdan inince gözümü alıyor öğle güneşi gibi, dokunup geçse bir serseri kuş ikindi vaktince incelmiş hüznüne anlatacak […]
Bir balıkçının yüzü vapurdan inince gözümü alıyor öğle güneşi gibi, dokunup geçse bir serseri kuş ikindi vaktince incelmiş hüznüne anlatacak […]
Çalışma masamın üstünde günlerdir: Eski bir madenci lâmbası. Yerdeydi nerdeyse üç yıldır. Neden göz önüne getirdim bu tuhaf gereci? Bir […]
“Ne yazıyorsun?” diye soruyor geçen günkü çocuk: usulca açmış bir haşhaş çiçeği çitin yanında. Öğle sonunun dinginliğinde yankılanıyor soru. Yaşam […]
Yorgundu. Düş görürken -ölmüş müydü ölüyor muydu? fidana dokunduğu an açıvermişti gonca – elinden düştü kitap kalem de şuydu altını […]
Yağmur çiseliyor! Akıp gitsin üstümdeki küf! Yakam bağrım fora. Üç duble votkanın beklentisindeyim; dört şiddetinde bir deprem! ‘Mal ve can […]
Hocan Bedri Rahmi -renkli güneşler bir iki kalın sözlük nakışlı veremler ve doğurgan aşklar yerdi bir oturuşta- çok kalabalık bir […]
Dolaşıyorum ne zamandır kalbimde bir gül kesiği; ıslak bir tülbent koy göğsüme emsin büyüyen o siyah lekeyi; çoktan döndüm gittiğim […]
Gecesel bir yer altı sesiydi kehanet fısıldaşmasındaydı kökler, kemikler; açıkta lüfercilerin parıldayan lüks’leri. Av vakti, o tedirgin kaşılıklı bekleyiş; gövdemdi […]
Beş metre ötemdeki yapıya bakıyorum; Kaç TNT’lik imgelemi vardı acaba şirket mimarlarının, Berhava edildi kokular, renkler. Koruluğun kaçışan hayalleri. Yüzlerce […]
Ne çok iz bedenimde senden: İki siyah haşhaş açtı düşlerinle ısırdığın omuzlarımda; göğsümdeki bu onmayan yara gözyaşının damladığı günden kalma; […]