Prıma Vera
Bu duvarlar bu ağaçlar Bu ağaç Ve bu duvar… Arkadaşın dolmuşuyla gidiyoruz Beykoz’dan doğru Üsküdar… Böyle giderse böyle giderse bu […]
Bu duvarlar bu ağaçlar Bu ağaç Ve bu duvar… Arkadaşın dolmuşuyla gidiyoruz Beykoz’dan doğru Üsküdar… Böyle giderse böyle giderse bu […]
Dinlensin diyedir gözlerimiz Bu önümüzde açılıp giden manzara; Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir, Ve tanrılar boşluktan bıkınca. Ellerimize […]
Başka türlü bir şey benim istediğim ne ağaca benzer, ne de buluta burası gibi değil gideceğim memleket denizi ayrı deniz, […]
O bir saksıydı siperde Her sabah sulanırdı hizmetçilerde Yağmuru gördü ya şimdi Aklı orda hep: Dindi Dinmedi O bir saksıydı […]
Kuşlar vardır, cana benzer havalarda; Soğuksa kar, baharsa yaprak; Bir başına büyür toprakta ömrümüz, Güneşle yeşil elleriyle çıplak; – Uslu […]
Yakın gözlüğümü yitirdim Yitirince seni kadın – Doğumun ardından Çatladı kapı sanki Öyle uzak bir doğu ki her şey Görünmüyor […]
Ellerindi ellerimden tutan Ellerimdi ellerinden tutan… Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin Kimbilir kaç martılar halinde Bir masada […]
O bir sakız ağacıydı, alelade; Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi, O zaman bu zamandır memnun yerinden; Seyreder bulutları, […]
“Ne şeymiş bu, bu dünyadan ayrılmak Demir tarar gibisin bigün Gözlerin arkalarda deryaya açılmak?” Hadi bre gide gide dönmüşlüğüm İyadesiz […]
Ne karanlık kar bu! Ne biçim pirinç bu siyah! Ayaklarım donuyor İçim öyle eziliyor ki Bir tabak lâpa olsa şimdi […]
Kasvet, elinde bir paslı makas, İstanbul’un asma köprülerini kesti. Sevdamızın ipinde cirit oynayan cambaz Şimdi bir kör satırdır içimizde. Ha […]
Temiz gömlegimi giydim talimden sonra Ayaklarını yıkıyor çeşme başında erler İşte sen öyle bir serindin Tuzladan kaptılarla inerken şehre Ne […]
Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri, Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman’dan sonra Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik, Başımızda pirensip […]
Ne kadar çok elimiz varmış meğer İlkin, senin elinle tutuşan benimki Sonra çocuklarınki Gençlerinki Tekel işçilerininki Sonra, ellerin elleri… Ne […]
Sağ gözü ağladı önce, durduğu yerde, Ne acıdığından, ne de kederinden; Zati ilk düşen damlada Ne insanlar, ne kendisi vardı… […]
Yalnızlığı sevmiyorum Yalnız kim ola ki Kendim… Kendimin kendini sevmiyorum Kediler hariç… Kahve ocakçısı olacaktım ben Tuttum kavlimi Yazdıklarımsa hep […]
Serçe parmakları ne güzel serçelerin Onlar ki ilk ışıkların örneği üzre Bir cicim dokunuyorlar Gök yüzbin kere
Sen çaldıkça Teodorakis Bir mor yağıyor üstüme… Dudaklarım öpüşmekten mosmor… Bir putum sanki ilahilerle denize fırlatılmış Ve bir deniz yağıyor […]
Ayaklarıyla ezip fıçıya mı bastılar seni Nefti kasnaklı bir fıçıya, Aldırma, kara üzüm! Sen, o Kırmızı Şarabına doğru İçten içe […]
Romalılar aslanlara atarlarmış Hıristiyanları. O Hıristiyanlar ki Romalılardan daha dürüst, daha düzgün, daha uygar bir düzene inanmaktan başka suçları yoktu… […]
Bir yelkenli bayrağı al – – Mor da olabilir – – Almış yaprağına rüzgârı Rumca bir şarkı patlatıyor Denizin gözüne […]
Daldı gözlerim Denizin o tirşe ve hareli gözlerine Derken Poseydon’la beraber Kaldırıp başlarımızı güneşin Gülkokusu bacaklarına baktık Derken martılar geçti […]
Bir fasulye çimleniyordu Çiseledikçe yağmur. Koştum vardım ki yanına Anlasın ne nimet olduğunu Sen git yerine! dedi Ayşa Kadın Böyle […]
Kibrit çakıyorsun karanlıkta badem çiçeklerini görmek için Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin Bir iş açacaksın sen […]
Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar Mevsim dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgar […]
Her Donkişotun bir yeldeğirmeni vardır Benim ki Heybeli’de Yarı yarıya yıkık Üstünde Kırmızı üstüne beyaz beyaz harflerle Kocaman TÜRKİYE HALK […]
Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl […]
Su istemeye geldiler çocuklar Kumsalda çimerken farımışlar Mayolarıyla geldiler En arkada sarışın şipşirin Olsun olsun dört yaşında bir oğlan Güler […]
Trabzon hurması ağacına döndüm Tüyüm tüsüm döküldü, yapraksız kaldım Yine de meyvaya duruyorum bu cıbıl halimle Tepeden tırnağa Turuncu turuncu […]
Zeus güya, rüzgâr Koşuyor karşıki ağacın ardından Yakalayamıyor ki ama Daphne değil çünki o yeşil kızın adı
İkindiyin saat beşte Başgardiyan Rıza başta Karalar bastı koğuşa Ikindiyin saat beşte Seyre durduk tantanayı Tutuklayıp sardunyayı Attılar dipkapalıya İkindiyin […]
Vadideki kurra zambak Kökü dünyada da olsa Mevtaya çiçek açacak… Kaçak! Kaçak! Kaçak! Kaçak! Sen ölürsen tavşanından ak Tavşanından kim […]
Çok oldunuz be serçeler Kapatırım şimdi kapıyı Dedim Dinlemediler beni Ben de kapatmadım kapıyı Varsın dinlemesinler
Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri […]
Duru bir yeşildi ortalık Akşam güneşi kırılmış bir mızrak boyu Ve çocuk sesleriyle iniyordu ışık, Ağlarda sanki dargın bir kılınç […]
Baykuş aslen bir hatundur bakmayın baylığına Mekânı cennet ola, makâmı şattaraban Her mendakkadukkada bir dokuz doğuran… Kuşkonmaz sütüyle emziriyor geceyi […]
Bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz Bir gün ben, çadır bezi bir perdeden Günlerin toz-toprak şarkısını çırparken Canevimin önünden geçersen, […]
Bir başka yolculuk dalından düşmek yere, Yaşadığından uzun; Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere. Ağacın yüksekliğince, Dalın yüksekliğince rüzgarda; Ve […]
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, […]
Sen bezmimize geldiğin akşam Neler neler olmaz ki bize, bir güzel haller olur Hallolur eşek davası dahil, bütün davalar Düşer […]
Bu gül birşeyin anısı olacak ama neydi unuttum Kimbilir belki de sabah sabah yeniden açan umudum
Kış kışlada kışlar iken Karakuşi bir yazıylan Kışkışlanıp, kışkışlanıp Akkuğulu yazmalarla İne inmez yazılara Elif oldu ne demezsin Teliflerim, teleflerim […]
Paul Eluard için yazılmıştır Kan yasası bu insanın: Üzümden şarap yapacaksın Çakmak taşından ateş Ve öpücüklerden insan! Can yasası bu […]
Özledim seni… ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir. beynimi uyuşturuyor özlemin… çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zamandır […]
Şu ölen çocuklar var ya Sana bana dünyaya… İlikleriniz donduğunda kışın Bir kaşık umut gerektiğinde O şişe gelecek aklınıza Pencerenin […]
Butün bu cılgıldaklar Pencerenin ağzına asılı Bütün bu fırıldaklar Bütün bu pervaneler Bütün bu değirmenler Bütün bu uçurtmalar ve uçaklar […]
Epiydir görüşmüyoruz kendisiyle seksenlik merdivenini çıka çıka bitiremediği halde hala dinçmiş öyle diyorlar bunamamış da ama oldumbittim bunaktı zaten haa […]
Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç… Sevdiklerin kadar […]
Bütün istediğim o yirmi beşlik Fransız Hastanesinin orda yitirdiğim Duvarlara karıştıydı ya parıltısı Bütün istediğim o yirmi beşlik Işıl ışıl […]
Sırtımda çıplak Islak nefesin Bi gidip bi geliyor Biz senlen yatmıyoruz ki Yaşamıyoruz da Hep yarışıyoruz Sen mi ben mi […]