Bir Gün
O ‘bir gün’
Yuvalanmış sanki içinizde
Buğulu cam tıpkı
Hiçbir şey görünmüyor
Besbelli dışınızdan bakıyor size.
Yokuş aşağı, yokuş yukarı
Düzlerde, eğrilerde
Yansır ondan size her ışık
Bırakılmış bir bıçaktan döğüşte.
Beklemek, avuntu–bir silah patladı uzakta–
Yakında bir tel koptu
Durmanın durgunluğu–yeterse–
Sürsün bir süre böyle–ne çıkar–
Emzirsin içnizi o sonbahar bulutu.
Gelecekte, dediniz–ama ne zaman–
Kim bilir, belki de geçmişte
Yağmurlardan kalan kimsesizliğin
Saklıdır acısı o ‘bir gün’ de
‘Bir gün’ buluşuruz–çok iyi–
:Bir gün’ dü, hani nasıl–silinti–
Gerisi döküntü günler
Ola ki beslemekte ‘bir gün’ü hepsi