Tangolar Kendisiymiş
Tangolar kendisiymiş, kim kime ne deseymiş
Her yer tanrı gibiymiş, bir sonsuz pistmiş.
Denirmiş
Çalmış o kemanları ki parmakları kalmış
Bakmış da yıllarca sanki günlerin hiç değişmeyen huyuna
Örneğin ilk yaz buz rengi bir alanmış
Basıp üstüne geçmiş, pespembe topukları kalmış
Geçmiş mi yalnız, hayır, tatmış da o kalabalıkları
Her şey öyle tamammış ki bir anlaşılması kalmış
Biri mi tanıştırmış onu ne kendi düşüyle
Öyle ki, kendisi gitmiş, düşüyle başbaşa kalmış.
Her şey uzunca bir yolculukmuş ve anlatılmış
Belki bir çay molasında. Belki
Gözleri takılmış da kırık bir kayığa
Sazların arasında
Birinden birini pek anlamamış
Boyası dökülmüş bir kayık olmuş bütün anlatılanlar
Ne çıkarmış
Bırakmış kayığını son durakta
Kente karışmış
Düşünü unutmuş bu kez de kendisi kalmış.
Tangolar kendisiymiş, kim kime ne deseymiş
İlkyaz mı? Bir beyaz ceketle bir mavi kravatmış
Dökülen belleğinden daha sonra da
Ve batan gözkapaklarına
Bir bahçe kapısında üvez kurusu
Mor, sarı, bir sürü ufacık cammış
Tangoyu bırakmış kemanlarına dalmış
Üzülmüş bir denizmiş, çok sessiz bir denizmiş de
Sanki en küçüğünden bir balık kalmış
Geçmiş de yaşamın en saydamına çoktan
Oralardan
Denirmiş, bu şiirler öylesi bir haber salmış.