Bir Kış Meseli
Vur, vur, o an toparlanır
katı düş, sis:
Bir gül yarasıdır kılıcın
eriyik gözde açtığı.
Mevsim bitiştirir siyah lekeleri
birer halka gibi kör zincire,
ki kılıç
bir yara daha açar düşe, vur,
vur, toparlanır uykumun
eş soluğu.
Bir kış sabahı, buğu ve tütsü,
‘deniz kıyısında bir çöl
ülkesi’ne yol, at terkisinde
bulanık bir bedevi kimliği
geliştirir savruk bellek, kar
arttırdıkça arttırır sabahı.
Uzun, zorlu göç! Ben ki kim
olmaktayım gün, gece, bitsin
gün ve gece, daralsın soluğum
bir umman kafeste!
Vur, o an toparlanır
katı düşün bağrında
kesintisiz sürgün yazısı;
vur ve soğumadan gönder:
Kim bilecek kim olduğumu.