Filizkıran Fırtınası
Gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
Evler yemen türküsü
sokaklar seferberlik
Öyle bir gariplik ki
öyle bir tedirginlik
Yaz başında güz sonrası
Ayvalar çiçekteydi
güller daha tomurcuk
Açıl demişti güneş
açılmıştı kıraçta kış elmaları
Çözül demişti güneş
çözülmüştü yılanlar karanlık odalarında
Dallarda yuvalar tüy kokuyordu
düğünçiçekleri şenlikli
Gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
Ne dal kaldı ne tomurcuk
Yerden yere çaldı otları ağaçları
insan yüzlü bir korkuluk
Üşüdüm dünyalarca
baskın yemiş bir kent gibi üşüdüm
Sergen etti filizleri sapsarı bir karanlık
bahardan kışa düştüm
Acılı günler gördüm
Sığdıramam bir tek günü bir koca yıla
Geceler geçirdim yoz kentlerin bulvarlarında
nice baharları kışlara gömdüm
Uzak düştüm yelinden yelvesinden acılı yurdun
Uzak düştüm umudundan mutundan
yomundan uzak düştüm
Bunaltının böylesini görmedim
Severim fırtınanın her türlüsünü
Ormanlar uğultulu sular dalgalı
Severim filizkıran fırtınası’nı
kırıp kanatmıyorsa sevincin türküsünü
Nerde benim baharım
dalım yaprağım nerde
Gece çökmüş üstüne kerpiçsel yalnızlığın
sanki kaplan pençesinde bir manda böğürtüsü
Ne kuş kalmış ne çiçek
Ne kırmızı ne yeşil
Sapsarı karanlıkta yerler bahar ölüsü