Zaman iyice alçaldı… aşklar görünür oldular ve ‘mazi kalbimde yara…’ o konak, yıkık, harap, anımsıyorum, bulutlar ağır ağır inerdi odalara… […]

Eskiden, âh, bu kentte uçuk mavi süvari; kısrağı sokakların, dört nala, uça uça… şimdiyse bir ihaneti, İsa ya da havari […]

Bir dağın uzantısı olmak sana yetmediği zaman gör ki sıradağlar talanda… sözlere bak, bağı çözük çiçekler gibi ortada, dağılmış duruyor […]

Sana sarı bir yaz gönderdim onu bir zaman gibi koynunda sakla önce kuytular göle çekildi ayrılık, ayrıldığın yerde değildi herkes, […]

Sen hüzünlesin belki, belki hüzünlerlesin; ben, her zaman kendine yarılan bir uçurum; bir öğle sonrasıdır, kimse yok, kendi sesin sana […]

Herşey kanser! bu sayrılı ve çorak kentten pis, murdar hüzünler bile kurtar – amaz olduk… çok gördüler… duygular yumrulmuş, kalpte […]

Biz kiminiz? hüznümüzünüz artık ve artık kendinin önünde yürü ölüme yokluk hangi deftere yazılıp unutuldu ve hangi akarsu’da bulundu? bunu […]

Biz batan güne sahip çıktığımızda ay, Bitlis’te sarı tütün ya da bir akarsu imgesi gibi yiğit ve bütün bir ağıttı […]

Sevda derinlerdedir, oysa Ferhat üstünü kazmada dağın kalbimin, yani o yağmur ve acıdan ocağın madenini, laciverdi ve mahmur bir ağrıyla […]

. beyazid paşa gün akşamlıdır devletlim elbet biz de ölürüz gözüm hep o asılmışta kaldı sanki karanfil zülfünü dökmüş de […]