Bir Şiirin Gelişi
İlmekler atar
günlerin yatay rüzgarlarına
bir yağmur başlangıcı gibi belirsiz.
Uzakta boşanan bir yayın, açık havada
çınlayan çekiç seslerinin ve bir omuza
yaslanmış ağlayan güzel bir yüzün
parmak uçlarıyla gelir, yaklaşır.
Nedensiz bir kıra çıkma isteği
ya da çok eski bir kitabı yeniden okumak.
Bir kazıya hazırlanır gibi, bir yolculuğa.
Bir tahliye sabahının hüznü tarayan sevinçleriyle
aşar duvarları ve gelir konar
kanatlarıyla yabancı bir kuşun.
Bir uzaklığın habercisidir demir kapılardan
çamurdan, korkulardan, bakan yüzlerinden
küçük çocukların alınlarına
yirmi yıl sonraki ölüm hükmünü
mührüyle şimdiden basan sultanın
kanlı topraklarından.
Bastırır sevgilinin tutkulu gövdesiyle
derin sularına koyu mavi bir akşamın.
Pırıltılı balıkları bilinen sözcüklerin
hızla geçerler henüz hiç bir gezginin
ulaşamadığı kaynağa doğru.
Ve bir kayadan
kırınca bir acının zincirlerini
uçmak ister yeryüzüne
bu ateş yıllarından konuğu.
Henüz yazılmamış olan şiir.