Rüzgara Yazdım Adını
Adını, vadilerin cemresinde
yolunu yitirmiş sulara yazdım
Saçlarına kırağı düşmüş ovalara
Göçmen kuşların konağı ovalara
Rüzgara yazdım bir de…
Seni o rüzgar getirdi bana
Gördüm seni bir daha
gençliğimin ilkçağının
gözleriyle gördüğüm gibi…
O yıllarda da böyle miydi
dudaklarının ve ağzının iklimi
kirpiklerinin karası
alnının serin serinliği
saçlarının ilkbaharı?
Yüreğimde aşkın ve yarası…
Yüreğim çarpardı
Ben çarpardım yüreğimi
çıkmaz ve ara sokaklara
Denizlerin tuzuna
gurbetlerin hüznüne
hüzünlerin sılasına…
Gözlerin, gözlerindi melhem
yüreğimin yarasına…
Alıp gitmek vardı seni o an
‘Bana bir şiir oku’ dediğinde
Alıp gitmeliydim seni…
Bedeni haritalardan silinmiş
bir park kanepesinde oturur
başımı omuzuna koyardım
sana şiirler okurdum
Senin şiirini okurdum
Gökyüzünün en karanlık gecesinden
en aydınlık yıldızını çalar
ve kalbinin üzerine koyardım
O yıldızın aydınlığı ile aydınlanırdı
senin geçmişin ve benim geleceğim
O yıldızın aydınlığıyla
sana sevdalar biçerdim
bana karasevdalar…
Sana sevinçler ve bana hüzünler…
Ah, geçmişimin hatırasından
hatırıma bir daha gelen sevgili
Kalbimin hangi kuytusunda
saklamalıyım şimdi seni?
Hangi vadilerin rüzgarına
yazmalıyım adını ve aşkını?
Hangi rüzgarın elvedasına…
Çık gel şimdi nasıl gelirsen gel
ben beklemedeyim
Bir telefonun sessiz teline
bir mektubun puluna değil
rüzgarlara yazdım adını…
Rüzgarla bekliyorum seni…