Yeter Ki
Kabul ediyoruz, saatlerle nesnelerin uzaklığını
günün değerini belirleyen yankıyı
dinmez çağıltısını dal ucundaki çiyin
söyleyin, gürültüsüyle gelsin gecenin yatağı
uyuyan ağaçlarıyla bir park nasıl bölünür
ikiye, üçe, daha fazla düş’e, gelsin.
kabul ediyoruz, güneşte ısınmış buğdayın sıcaklığını
çamın gövdesinde zonklayan budak, kabul ediyor
köstebeğin burnundaki toprak kırıntısı, kabul ediyor
yanmış kağıdın karanlığı, kabul ediyor
yeter ki sürsün kanın serüveni!