Romatizma
Islak çamaşırlara konan serçe hemencecik kaç oradan sen de yoksa annem gibi hastalanıp ölebilirsin
Islak çamaşırlara konan serçe hemencecik kaç oradan sen de yoksa annem gibi hastalanıp ölebilirsin
Bilemiyorum hangi gökdelenin tuğlaları arasındadır elele yürüdüğümüz ve seni ilk kez öptüğüm o kuytu kumsal Ama duyarım bir mısır tarlasının […]
Her kapı eşiğinde çocuk mezarı diye takıldığınız 45 numara ayakkabılarımla içinde etleri çürüyen bir çocuk cesedi taşıdığımı nasıl da bildiniz […]
Kesik bileklerimi göstererek girdim sinema kapısından içeri bendim sefer öncesi korkaklar kadınlarının yanına dönsün sözüyle padişahın ordudan ayrılan yeniçeri Kapındaki […]
Geçim parası için nice yaşlının eski İstanbul evlerinden getirdiği eşyalar üstüne kar koyulup satılıyor antik acılar çarşısında
I Ne zaman bir çocuk ölse gözü evlerinde annesinin kavurduğu helvada kalır II Yoksul bir çocuk görsem yağmur altında üşüyen […]
Ezilmiş bir çocukluk benimkisi bir iskelenin vapurların yanaştığı yüzüne asılıdır üç tekerlekli bisikletimin lastikleri Annesiz büyüdüm çünkü yani serçeydim kar […]
Bilerek mi yanına almadın giderken başının yastıkta bıraktığı çukuru Güveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin […]
Aşkımız bitti yüreğim burkularak söylüyorum bunu çünkü bir yangın kovasının içindeki durgun suda beyaz bir kelebeğin boğulması gibi garip oldu […]
Kestik artık umudu yağmurdan yürek biçimini alsa da gökyüzündeki küçük bulut